Gönderi

Kalk, Sonsuzluğa Uzan!

Lazarus’un Gizemli Dirilişi: Ölümden Sonra Yaşam Mı, Sadece Bir Refleks Mi?

Ölüm, insanoğlunun en büyük gizemlerinden biri olarak her zaman merak ve korku uyandırmıştır. Tarih boyunca her kültür ve inanç sistemi, ölümün doğası ve sonrasındaki bilinmezlik üzerine farklı hikayeler ve inançlar geliştirmiştir. Ölümle ilgili en şaşırtıcı fenomenlerden biri ise tıp dünyasında “Lazarus refleksi” olarak bilinen ve beyin ölümü gerçekleşmiş insanlarda gözlemlenen bir vücut hareketidir. Peki, gerçekten bir diriliş mi söz konusu, yoksa bu sadece bir biyolojik yanılsama mı?

Lazarus Refleksi Nedir?

Lazarus refleksi, beyin ölümü veya beyin sapı ölümü gerçekleşmiş hastalarda nadiren gözlemlenen bir omurilik refleksidir. Kişinin iki kolunun yavaşça göğsü üzerine doğru hareket etmesi, çoğunlukla Mısır mumyalarını anımsatan bir çaprazlama pozisyonu alması ve ardından kolların tekrar yanlara düşmesi şeklinde kendini gösterir. Özellikle hastanın solunum cihazından çıkarılması sırasında meydana gelen bu refleks, hasta yakınlarını zaman zaman şaşkınlığa ve dehşete düşürebilir. Çünkü bu hareket, ölmüş bir bedenin tekrar hareket ediyormuş gibi görünmesine neden olur.

Bu Nasıl Olur?

Lazarus refleksi, beynin devre dışı kaldığı anlarda bile omurilikten kaynaklanan reflekslerle ilgilidir. Vücudun ağrılı uyarıcılara veya diğer dış etkilere tepki vermesi omurilik refleksi olarak bilinir. Bu refleks, bilincimiz devrede olmasa bile, örneğin elimizin ani bir acı ile geri çekilmesi gibi motor sinirlerin hızlı tepkiler vermesi ile ortaya çıkar. Ancak bu refleksin beyinle hiçbir ilgisi yoktur. Lazarus refleksinde de durum aynıdır; vücut tamamen beyin fonksiyonlarını yitirmiştir, ancak omurilik hâlâ refleksif hareketlere yol açabilir.

Bu refleksin oluşması, beyin ölümünden sonraki 72 saat boyunca gözlemlenebilir. Ancak bu durum, hasta yakınlarının ölüm gerçeğini kabullenmesini daha da zorlaştırabilir. Bazı hastaneler, organ bağışlarının zamanında yapılabilmesi için bu tür reflekslerin hasta yakınlarının önünde gerçekleşmesini engellemek amacıyla solunum cihazını kapatma işlemini hasta odasında yapmamayı tercih ederler.

Meraklısına akademik bir video Brain Death - Lazarus sign - Rare exuberant spinal reflex exclusively elicited per head flexion

Lazarus Fenomeninin Tıbbi ve Kültürel Kökenleri

Lazarus refleksi adını, İncil’de geçen ve İsa’nın ölümden dirilttiği Lazarus’tan alır. Yuhanna İncili’ne göre Lazarus, dört gün boyunca mezarında ölü kalmış, İsa’nın mucizesiyle yeniden hayata dönmüştür. Bu mucizevi diriliş, tarihte sayısız sanat eseri ve dini anlatının konusu olmuştur. Refleksin adının Lazarus’tan alınması, bir ölüm sonrası hareketin “diriliş” olarak algılanmasına atıfta bulunur. Ancak tıp dünyası bu fenomeni sadece biyolojik bir refleks olarak kabul eder.

Lazarus Refleksinin Etkileri ve Bilinmeyenleri

Bu refleks, hala tam anlamıyla çözülememiş bir biyolojik fenomendir. Refleksin ne zaman ve nasıl tetiklendiği net olarak bilinmemektedir. Genellikle solunum cihazından çıkarılan beyin ölümü hastalarında gözlemlense de, her hasta bu refleksi göstermemektedir. 2000 yılında yapılan bir çalışmada, solunum cihazından çıkarılan beyin ölümü hastalarının %39’unda Lazarus refleksi ya da benzeri hareketler gözlenmiştir. Bu hareketler sırasında beyin aktivitesinin olmadığını gösteren EEG sinyalleri, bu fenomenin bir “diriliş” olmadığını kanıtlar niteliktedir.

Lazarus’un Mısır’a Uzanan İpucu: Mumyaların Gizemi

Mısır mumyalarının da aynı Lazarus refleksindeki gibi ellerini göğüslerinde çaprazlayarak mumyalanmış olması, bu eski medeniyetin benzer bir fenomeni gözlemlemiş olabileceği düşüncesini doğurur. Bazı arkeologlar ve tarihçiler, bu pozisyonun, Mısırlıların ölümden sonraki yaşam inancına dair bir simge olduğunu ve belki de Lazarus refleksine benzer hareketleri gözlemleyip bu durumu ölümden sonraki hayatın bir işareti olarak kabul ettiklerini öne sürüyorlar.

Modern Kültürde Lazarus

Lazarus refleksi sadece tıp ve tarih alanında değil, modern kültürde de iz bırakmıştır. Özellikle David Bowie’nin ölümünden bir hafta önce çıkardığı “Blackstar” albümünde yer alan “Lazarus” isimli şarkı, sanatçının ölümüne bir gönderme olarak yorumlanmıştır. Şarkının klibinde, Bowie’nin yatakta uzanırken ellerini göğsü üzerinde çaprazlamış pozisyonda olması, bu refleksle paralellikler kurulmasına neden olmuştur. Bowie’nin şarkısındaki bu sembolik sahne, ölümle yaşam arasındaki çizginin belirsizliğini sanat yoluyla yeniden gündeme getirmiştir.

Bilinç ve Bedenin Sınırları

Lazarus refleksi, ölümün kesin sınırlarını sorgulatan bir fenomen olarak tıp dünyasında merak uyandırmaya devam etmektedir. Bilincin kaybolduğu ve beyin fonksiyonlarının tamamen durduğu bir noktada bile vücudun refleksif olarak hareket edebilmesi, insan bedeninin ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Ölümden sonra gelen bu ani hareketler, hayat ve ölüm arasındaki ince çizginin düşündüğümüzden daha belirsiz olabileceğini gösteriyor.

Ölüm belki de insanoğlu için çözülemez bir gizem olarak kalmaya devam edecek, ancak Lazarus refleksi gibi fenomenler, bu gizemin daha da derinleşmesine katkıda bulunuyor.

Bu gönderi CC BY 4.0 lisansı altındadır.